SAHİH-İ MÜSLİM
Hadisin altın çağı kabul
edilen üçüncü hicri asrın tanınmış muhaddislerinden Müslim b. Haccâc
el-Kuşeyri'nin meşhur hadis kitabıdır. Cami türünde bir eserdir ve tamamen
sahih hadislerden meydana gelmiştir. el-Câmi'u's-Sahîh adını taşımaktadır.
İslâm aleminde daha çok Sahih-i Müslim adiyle meşhur olmuştur.
Müslim, Sahihini,
işittiği üç yüz bin hadisten seçerek aldığı hadislerden meydana getirmiştir.
Eserini on beş yılda tamamladığı rivayet edilir. Kitabına aldığı her hadisi
muhakkak bir delile göre almış, bıraktığını da yine bir delili göz önünde
bulundurarak bırakmıştır. Kedisinden nakledildiğine göre Sahihine muhaddislerin
sıhhati üzerinde birleştikleri hadisleri almıştır.
Buhârî gibi Müslim de
Sahihini tamamladıktan sonra devrinin hadis otoritelerinin tetkikine sunmuştur,
sahihi tetkik eden Ebu Zur'a er-Râzî'nin zayıf gördüğü hadisleri çıkarmıştır.
Sahih-i Müslim cami türü hadis kitaplarında bulunan ana konularda hepsine ait
hadisleri ihtiva eder. Kitâb başlıklı 54 ana bölümde mevcut bablarında, tekrarlar
hariç, 3033 hadis vardır. Bunlar genelde hıfz ve itkan sahibi ravilerin
rivayetleri, hıfz ve itkan yönünden orta seviyedekilerin rivayetleri ve zayıf
ravilerin rivayetleri olmak üzere üç gruptur. Takip ettiği metot icabı hıfz ve
itkanla tanınmış ravilerin rivayetlerine öncelik vermiş, sonra da diğer
tariklanna işaret etmek üzere öteki iki gruba dahil ravilerin rivayetlerini
nakletmiştir. Sahihte asıl olan ilk rivayetlerdir.
Sahih-i Müslim İslâm
alemine İbrahim b. Muhammed b. Sufyan rivayetiyle yayılmıştır. Mağrib
ülkelerinde bu rivayetle birlikte Ebu Muhammed Ahmed b. Ali el-Kalânisî
rivayeti meşhur olmuştur. Sahih üzerine çalışmalar yapan iki meşhur alim, Kadı
İyad ile en-Nevevi'nin rivayet tarîkları el-Kalânisî rivayetine ulaşır.
Sahih-i Müslim'in en önemli
özelliklerinden biri, baş tarafında bir mukaddimenin oluşudur. Altı babdan
oluşan mukaddimede Müslim, sırasiyle yalancı ravilerden rivayeti terk ederek
sikadan rivayet ve Hz. Peygamber'e yalan isnadından kaçınmak; Hz. Peygamber'e
isnad ederek yalan söylemenin en ağır yalan olduğu; her işitileni rivayet
etmenin doğru olmadığı; zayıf ravilerden rivayetin men edilmesi ve zayıf blinen
ravi-nin hadislerini almakta ihtiyatlı davramlması; isnad ve ravilerin tenkidi;
nihayet mu'an'an hadis ile ihticac etmenin sahih olduğu konularına yer vermiş;
bu konulardaki rivayetlere dayanarak kendi görüşlerini açıklamıştır. Bilhassa
altıncı babda açıkladığı birbirlerinden “an” lafzıyla rivayette bulunan
ravilerin birbirleriyle çağdaş olup görüşmeleri imkanı olduğu ve içlerinde
tedlis yapan bulunmadığı zaman isnadlarının mevsûl hükmünde sayılacağına dair
görüşü meşhurdur. Müslim'in şartı denilen bu husus, onun Buhârî'den ayrıldığı
önemli bir noktadır.
Yukarıda da değinildiği
gibi Müslim, Sahihde verdiği hadisleri değişik isnadları ve lafızlarıyla bir
arada toplamış, fıkhın hangi konusuna giriyorsa oraya koymuştur. Bu hadisleri
sıralarken önce hıfz ve itkan itibariyle isim yapmış ravilerin rivayetlerini
vermiş, mestur, hıfz ve itkan açısından orta seviyede olanların rivayetlerini
sona bırakmıştır. Zayıf ve metruk ravilerin rivayetlerini en sona koymuştur. Bu
hususta da Buhârî'den ayrılmıştır. Ancak Müslim'in bu metoduyla aranan hadis
hem daha kolay bulunur, hem de bir hadisin bütün isnadları ve metin
farklılıkları bir arada olmakla hüküm çıkarma kolaylaşır. Sahihi Müslim'i
Buharî'ye üstün kılan aslında bu teknik yönüdür. Aynı hadisin orta seviyede ve
zayıf ravilerden gelen rivayetlerine yer vermesi ilk bakışta tenkit edilmişse
de bunun sadece mutâba'at ve şevahid için yapıldığı söylenmiştir, en-Nevevî'ye
göre Müslim, isnadında bazı zayıf ravilerin yer aldığı rivayetleri de vermişse
bu tamamen mutâbaatı kuvvetlendirmek veya metinde bulunan bir ziyade
yüzündendir.
Sahîh-i Müslim'in
tertibi çok güzel olmakla birlikte bablarına Buharı gibi unvan konulmamıştır.
Bablarına fıkhî hükümler yerleştirilmiş de değildir. Alimler bunu babın ihtiva
ettiği hadisten faydalanmayı okuyucuya bıraktığına yormuşlardır. Bugün elde
bulunan Müslim nüshalarındaki bab başlıkları en-Nevevî tarafından konulmuştur.
Bu konuda en-Nevevî şunları söylemiştir: “Bazıları müslim'in bablarına unvan
koymuşlardır. Bunların bir kısmı güzeldir. Ne var ki bir kısmı, ya ibare
kusuru, ya lafızlarının bozukluğu, ya da başka sebepler yüzünden hiç de uygun
düşmemiştir.” Buradan anlaşıldığına göre en-Nevevî'den önce de Müslim bablarına
başlık koyanlar olmuşsa da bunlar uygun bulunmamıştır.
Sahih-i Müslim'in bir
özelliği de mevkuf rivayetlere nadir olarak yer vermesidir. Bu kabil rivayetler
ancak rivayetin siyakı içinde gelmişse verilmiştir. Sayıları son derece azdır.
Aynı şekilde mu'allak hadislere de yer verilmiştir. Müslim hadisleri içinde
sadece 17 (veya 14 yahut 12) muallak rivayete rastlanır.
En çok Kuzey Afrika ve
Mağrib ülkeleri ile Endülüs'te meşhur olan Sahih-i Müslim'in bir hayli şerhi,
muhtasarı,
mustahreci vardır,
önemli şerhlerinden birkaçı şunlardır:
1. el-Mu'lim bi-Fevâ'idi
Kitabi Müslim:Muhammed b. Ali el-Mâzirî,
2. el-İkmâl fî Şerhi
Müslim: Kadı İyad b. Musa el-Yahsubî,
3. el-Minhâc fî şerhi
Müslim İbni'l-Haccâc: Yahya b. Şeref en-Nevevî,
4. el-İkmâl fî Şerhi
Müslim: Muhammed b. Yusuf el-Kunevi,
5. ed-Dîbâc alâ Sahihi
Müslim İbni'l-Haccâc: es-Suyûtî,
6. Minhâcu'l-îbtihâc
bi-Şerhi Müslim İbni'l-Haccâc: Ahmed b. Muhammed el-Kastalânî,
7. Şerhu Müslim: Ali b.
Sultan Muhammed el-Kârî,
8. es-Sırâcu'l-Vehhâc
min Keşfi Metâlibi Sahihi Müslim İbni'l-Haccâc: Sıddık Hasan Han,
9. Fethu'l-Mulhim Şerhu
Sahîh-i Müslim: Câbir Ahmed Usmânî.
Hadise ve hadis
ilimlerine unutulmaz hizmetler vermiş olan Türkler arasında da Sahih-i müslimi
şerhedenler, Türkçeye çevirenler olmuştur. İsma'il Nureddin Üsküdârî, Celeb
lakabiyle meşhur Mustafa b. Umer Üsküdârî, İstanbullu Süleyman Fadıl Efendi,
Yusuf Efendi Zade Abdullah b. Muhammed, Diyarbakırlı Kurşunlu Zade Mustafa
Efendi bunlardandır.
Sahih-i Müslim'in Türkçe
tercümeleri arasında rahmetli Prof. Hamdi Rağıp Atademir'in babası Râğıp Efendi
tercümesi anmaya değer. Bu eser basılmamıştır. Mehmet Sofuoğlu'nun izahlı
tercümesi ile Ahmed Davutoğlu'un şerhli tercümeleri ise neşredilmiştir.
Sahîh'in muhtasarları
arasında Muhammed b. Abdillah el-Mursî, Abdulazîm b. Abdilkavî el-Munzirî'nin
eserleri en meşhurlarıdır.